Cem YILDIRIM

Gazeteci Sedat Bozkurt, “kısadalga.net” adresinde “Devlet mi Erdoğan’la Erdoğan mı devletle?” başlığıyla yakın tarihe ilişkin ilginç anekdotları kaleme aldı:

MEMLEKET NORMALİ KAYBETTİ: “Memleketin normalini kaybettiğini uzun zamandır yazıyorum. Bu tespitim altını da somut örneklerle dolduruyorum. Benim verdiğim bir örneğe karşı sizler de en az 3-5 örnek sıralayabilirsiniz. Durum o derece vahim yani. Adalet Bakanı’nın haftalık rutini ‘yargının bağımsız, Türkiye’nin bir hukuk devleti’ olduğunu söylemektir.

SOMUT DELİL VE KAYITLAR

BAHÇELİ’NİN ADINI KOYDUĞU SÜREÇ: Adını Devlet Bahçeli’nin koyduğu ‘17/25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Haftası” dönemi ‘olması gereken’ duruma hiç uymuyor. Şimdilerde CHP’nin de içine tam olarak girdiği hukuk ve yargı tartışmaları için bence en iyi başlangıç noktası burası. Adını operasyonun yapıldığı tarihten alır 17 ve 25 Aralık soruşturmaları. Yapanlar cemaat kimliği nedeniyle o göreve getirilmiş olan hâkim, savcı ve emniyetçilerdir. Bugünkü operasyonlar ile kıyaslandığı zaman hayli somut delil ve kayıtlar olduğu hemen fark edilir.

ERDOĞAN EŞYALARINI TOPLUYORDU: Operasyonun ilk adımından sonra Başbakan Erdoğan makam odasına gelerek eşyalarını toplamak ister. Başbakanlık müsteşarı Efkan Ala onu engeller ve ‘operasyonu geri püskürteceklerinin’ garantisini verir. Ala hemen devreye girer, İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü hemen değiştirilir, Ala, TBMM dışından İçişleri Bakanı olarak atanır. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ devreye girer, hâkim, başsavcı atamalarını yapar. Kendisi de operasyonun başına geçer ve Adalet Bakanı olarak atanır. Binali Yıldırım da Erdoğan’ın yanındaki yerini hemen alır.

SORUŞTURMALAR KAPANDI

‘DEVLETİN’ ÜSTLENDİĞİ GÖREV: Başbakanlık Müsteşarı yani devletin en üst düzey bürokratı olan Efkan Ala’nın devreye girmesi ‘devletin’ görev üstlendiğinin en net göstergesidir o gün için. Hâkimi, savcısı ve güvenlik bürokrasisi ile, hatta birkaç yıl sonra darbe girişimde bulunanları bünyesinde barındıran TSK ile devlet, cemaatin karşısında Erdoğan’ın yani seçilmiş siyasi iktidarın yanında yer alır. Mesele ‘yolsuzluk ve rüşvet soruşturması’ olmaktan çıkar ve ‘hükümete karşı girişim’ halini alarak ters yönde ilerler. Sonuçta bu soruşturmalar devletin de taraf olmasıyla kapatıldı.”

O zaman Efkan Ala şimdi Devlet Bahçeli

Bozkurt’un yazısı şu satırlarla son buluyor: 

“O dönem Efkan Ala devletin en üst bürokratı olarak ‘devleti’ temsil ediyordu. Şimdi de devleti ‘Öcalan’a önder diyen’ Devlet Bahçeli temsil ediyor çıkarımını yapmak sanırım çok abartı olmaz. Ve yeni bir rejim ile devlet inşa edilirken bunun Erdoğansız olacağını kimse düşünmüyordur. Buradaki soru şudur: ‘Devlet ile Erdoğan arasındaki ilişkide devlet mi Erdoğan ile iş tutuyor, yoksa Erdoğan mı devlet ile?’ Erdoğan politik olarak çok rahat. Oyunun düşüyor olması da rakiplerinin tamamının kendisinden çok yüksek oy alması da keyfini kaçırmıyor, ileriye dönük planlarını etkilemiyor. Rakibi dediğime bakmayın, anketlerde var ama seçim zamanında var mı yok mu en büyük soru olarak bu ortada duruyor.”