Sevgili okurlarım, her Kurban Bayramı’nda karşımıza ilginç birtakım rakamlar ve görüntüler çıkar. Bunların bence en önemlisi kurban keseyim derken kendini kesen tiplerdir.

Alırlar ellerine keskin bıçakları, kurbanlık hayvanı yere yatırıp önce besmele çekerler. Sonra sıra havyanı bağırta bağırta kesmeye gelir!..

Ve işin komedisi bu aşamada başlar.

Kasaplığa soyunan acemi arkadaş bıçağı kaydırıp kendine vurur.

Bu konudaki resmi rakamlar açıklandı.

Sadece bayramın ilk günü bu kendini bilmezlerden 14.600 kişi hastanelik olmuş!

Kimileri kolunu bacağını, kimileri bıçakla kendi suratını kesmiş.

Neyse ki ölen yok. 

İşin daha da acı tarafı, bazıları kurbanı keserken yanında küçük çocukları da var. Küçücük çocuklar bu vahşete tanık olmak zorunda bırakılıyor.

★★★

Bayram boyunca televizyonlardan izlediğimiz mide bulandırıcı olayların başında kasapların elinden kaçan kurbanlıklar da var.

Kesime götürülen büyükbaş kaçıyor ve hemen ardından kovalamaca başlıyor.

İzlemişsinizdir, görüntülerin birinde (Giresun’da) kaçan hayvan denize atlıyor. Denizden güç bela çıkarıyorlar.

Öteki görüntüler tam bir rezalet. Kaçan hayvanın peşinde onu kovalayan bir sürü tipler...

Hayvanı sıkıştırınca sopayla sağına soluna vuranlar, kement atanlar, üzerine balıklama atlayıp yere düşürmeye çalışanlar, sersemletmek için suratına yumruk atanlar...

Sonuç hep aynı!

Ne kadar uğraşsa da hayvan eninde sonunda yakalanıp bağırta bağırta, çırpına çırpına kesiliyor...

Ve bütün bunlar olurken sadece ilk gün 14.600 acemi kasap hastanelik oluyor.

Valla insanın iyi olmuş diyesi geliyor!

★★★

Bayram boyunca bu görüntüleri ister istemez izlerken aklıma bizim çocukluk günlerimizin bayramları geldi.

En yeni giysilerimizi giyer, aile büyüklerimizin evlerine gidip el öperdik.

Büyüklerimiz biz çocuklara, kumbaramıza atılmak üzere mutlaka bir harçlık verirdi.

Çoğu zaman bir mendile sarılı gümüş bir lira.

Bir lira o zaman değerliydi ve gerçek gümüştü. Teşekkür edip alır, el öper ve mutlu olurduk. Bir lirayı şimdi dilenciye verseniz arkanızdan küfreder!

★★★

Hem ulusal hem de dini bayramlarda, sokaklarda ve caddelerde ellerinde teneke kumbara taşıyan çocuklar vardı.   

Yakanıza kağıttan bir rozet takarlar, siz de o teneke kumbaraya gönlünüzden kopan bir para atardınız.

Paralar Kızılay ve Çocuk Esirgeme Kurumu adına toplanırdı.

Şimdi ne Kızılay kaldı ne de Çocuk Esirgeme Kurumu.

Yılların Kızılay’ı bile iktidarın arka bahçesi oldu.

O kadar ki, bundan önceki Kızılay Başkanının kızı bir trafik kazasında genç bir adamın ölümüne neden olduğu halde bir saat bile tutuklanmadı, göstermelik bir duruşmanın ardından salıverildi!

★★★

Türkiye, neresinden bakarsanız bakın her konuda altüst edildi ve yozlaştı...

Dün medyada yer alan bir haber vardı.

Aydın’da görevli bir gassal (cenazeleri yıkayan görevli) ölü sahibinden rüşvet aldığı iddiasıyla tutuklanmış!

Bu adam ölü sahibinden acaba kaç lira almıştır?

Ben diyeyim 200, siz deyin 500 lira!

Düşündüm, ben bu arkadaşı tanıyor olsaydım kendisine şöyle derdim...

“Bak arkadaşım, bu gibi konularda kafayı biraz olsun çalıştıracaksın. Eğer böyle işlere bir daha girecek olursan aklında olsun, bu kadar az parayla yetinmeyecek ve yüksek oynayacaksın. Küçük paraya tenezzül etmek tehlikelidir. Düşük miktarlarla uğraşmak bu devirde aptallıktan başka bir şey değildir. Büyük götüreceksin. İşte o zaman enselenmezsin!”

Ferdi Zeyrek

Sevgili okurlarım, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’i hiç tanımazdım. Manisa’yı son seçimde CHP’nin aldığını bilirdim ama başkanın adını sorsanız söyleyemezdim.

Ne yazık ki onu, yaşanan bu son üzücü olay sonrasında tanımış oldum.

Kendisini kaç gündür medyada izliyoruz.

Gerçek bir halk adamı.

Adı bugüne kadar hiçbir pisliğe ve şaibeye bulaşmamış bir belediye başkanı.

★★★

Zeyrek’i 1999 yılından son yerel seçimlere kadar Eskişehir Büyükşehir Başkanı olarak görev yapan ve son seçimde kendi isteği doğrultusunda aday olmayan Yılmaz Büyükerşen’e benzetiyorum.

O da halkın sevgilisi olmuştu. Günün birinde, birlikte yürüyerek bir Eskişehir turu atmıştık. Ahalinin içten sevgisini o gün görmüştüm.

Şimdi ekranlarda Ferdi Zeyrek’e Manisa halkının gösterdiği sevgiyi izliyoruz.

★★★

Hastanede kendisini yoğun bakımda tedavi eden hekimlerin sözlerinden anladığımız kadarıyla, bundan sonrası için beklentiler ne yazık ki olumlu görünmüyor.

Hekimler haklı olarak kamuoyunda iyimser bir hava yaratmaktan çekiniyor.

Ankara’da konuştuğum bazı hocalar da aynı şeyi söylüyor.

“Böylesine bir elektrik çarpması ciddidir. Organlar büyük hasar görmüş. Tıbbi açıdan gereken her şey eksiksiz yapılsa bile durumun kritik olduğu anlaşılmaktadır.”

Açıkça söylemeleri mümkün olmasa bile hepsinin aynı düşüncede olduğu kanısındayım.

“Bekleyip göreceğiz, Allah’tan ümit kesilmez.” 

 Diren Ferdi Zeyrek lütfen diren.(Yazarımız bu yazıyı Ferdi Zeyrek’in vefatından birkaç saat önce iletmiştir.)