Sevgili okurlarım, son yıllarda birbiri ardına yaşadığımız olaylar bize bir tek şeyi gösteriyor.
Türkiye’de hak, hukuk ve adalet kavramları yok edilmiştir.
Bunların yerine, adına ‘iktidarın hukuku’ denilen yeni bir kavram getirilmiştir.
Aynen ilkel Afrika ülkelerinde, bazı Latin Amerika ülkelerinde ya da Afganistan’da olduğu gibi...
Hukuk neymiş, adalet neymiş!
Ben iktidar oldum, istediğimi yaparım. Kimse bana karışamaz anlayışı!..
İçinde yaşadığımız süreçte bunun yüzlerce örneği var ve bundan sonra daha nicelerine tanık olacağız.
★★★
İstanbul’da önce CHP’li Büyükşehir Belediyesine dokundular!..
Sonra sıra İstanbul’daki öteki ilçe belediyelerine geldi. CHP’li ilçe yönetimlerini suçlayıp görevden aldılar.
Bazıları tutuklandı.
Gaziosmanpaşa, Avcılar ve Büyükçekmece görevden alındı. Ayıp olmasın diye bunlara Adana’daki Seyhan ve Ceyhan belediyelerini eklediler!
Tamamı CHP’li idi.
Suçları belli!
Rüşvet, irtikap, yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırmak!
Şimdi bütün başkanlar ve o belediyelerin üst düzey görevlileri tutuklu. Onları bir daha görevlerine döndürmeyecekleri kesin.
Buna bir numaralı boy hedefi, Ekrem İmamoğlu dahil.
Onun başına daha çook işler açacaklar.
★★★
Dünkü şu rezalete bakar mısınız...
İstanbul’da tutuklanan CHP’li başkanların yerine Belediye Meclislerinde seçim yapıldı...
Ve Gaziosmanpaşa yine AKP’ye devredildi.
Nedenine gelince... Son yerel seçimde AKP başkanlığı kaptırmış ama belediye meclisinde çoğunluğu sağlamıştı. Dün ise AKP-MHP oylarıyla belediye yeniden AKP’ye devredildi.
Bunun adı rezalettir, hukukun çiğnenmesidir, başka bir şey olamaz.
İlçede seçim yapılıyor, CHP’li Gaziosmanpaşa adayı Hakan Bahçetepe kazanıp başkan oluyor. Sonra onu da tutukluyorlar ve sıra dünkü seçime geliyor.
Belediye Meclisindeki çoğunluk onun yerine AKP’liyi başkan vekili olarak seçiyor!
Halkın iradesi İstanbul’un koskoca bir ilçesinde böyle oyunlarla yok ediliyor, sıfırlanıyor.
Neyse ki Büyükçekmece ve Avcılar, belediye meclislerinde çoğunluk CHP’de olduğu için başkanlık yine CHP’de kalıyor!
★★★
Sevgili okurlarım, oynanmakta olan bu oyunlar bizim iktidarı hiç mi hiç ırgalamıyor...
İşte size somut bir örnek daha... Dün medyada yer alan haberleri izlemişsinizdir.
İBB’ye bağlı Medya A.Ş.’nin eski genel müdürü Dr. İpek Elif Atayman da tutuklanıp Silivri Cezaevine konuluyor. Bir süre sonra Afyon cezaevine sevk ediliyor.
Atayman yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Sevk aracında bir metrekarelik bir zırhlı kabin içerisinde bir parça ekmekle Afyon’a gidişim 7 saat sürdü. Bileklerim kelepçeden morardı. Afyon’a sevkimi aileme ve avukatıma bildirmemişlerdi. Bu cezaevinde yerde yatıyorum. Eşyalarım çöp torbasında...”
Dün bekledim belki Adalet Bakanlığı bu olayı yalanlar diye ama bir şey çıkmadı.
★★★
Medyaya dün düşen haberlerden bir örnek daha,,,
Bizim Sözcü TV gibi, “Muhalif televizyonculuğun” önde gelen isimlerinden biri Halk TV...
Sahibi uzun yıllardan beni yaşamını İngiltere’de sürdürmekte olan Cafer Mahiroğlu isimli bir iş insanı.
Dün Mahiroğlu için de yeni bir karar çıktı:
Yakalama kararı.
Hakkındaki iddiaların ne olduğunu bilmiyoruz ama bundan sonra olacaklar belli...
Adalet Bakanlığı İngiliz hükümetine resmen başvurup şahsın yakalanmasını ve Türkiye’ye iade edilmesini isteyecek.
Ayrıca, şu veya bu nedenle Türkiye’ye geldiği anda havaalanında tutuklanacak. Bu da iktidarın bizim televizyon kanalı ile gazetemiz dahil medya üzerinde oluşturduğu baskılardan sadece biri.
★★★
Bu yazıda sadece dünkü haberlere yer verdim...
Ama bir de dün yapılan bir duruşma vardı. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın ilk duruşmasıydı.
Özdağ tam 142 günden beri tutuklu.
Bu nasıl iştir, bir partinin genel başkanı ortada hiçbir somut iddia olmadığı halde yaklaşık beş aydan bu yana duruşmaya çıkmayı cezaevindeki tek kişilik hücresinde bekliyordu.
Bu yazıyı yazarken mahkemenin kararı henüz belli olmamıştı.
Tutukluluğa devam mı, yoksa tahliye mi...
Yazık oluyor bu insanlara...
Hak, hukuk, adalet gibi kavramların böylesine çiğnenmesi, hukukun kendilerinden olmayanlar için bir intikam aracı, düşman hukuku olarak kullanılması korkunç bir şey.
Demek ki işin kolayını böyle bulmuşlar.
Gitsinler gidebildikleri yere kadar, sonrasını da yine hep birlikte görürüz.