Elazığ Valisi ve kentin seçilmiş milletvekilleri, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı’nın katılımıyla Ankara’da önemli bir toplantı gerçekleştirdi. Görüşmenin gündeminde, Elazığ’daki çimento fabrikasının şehir dışına taşınması talebi yer aldı. Ancak toplantıda dikkat çeken bir detay vardı: Devlette hiçbir resmi görevi bulunmayan AKP Elazığ İl Başkanı Şerafettin Yıldırım da masadaydı. Ne seçilmiş bir milletvekiliydi, ne de atanmış bir bürokrat... Ama karar masasında yer aldı. Bu durum, siyasi partilerin devlet kurumlarına ne ölçüde müdahil olduğu yönündeki kaygıları bir kez daha gündeme getirdi.
FABRİKA ZEHİR SAÇIYOR, YETKİLİLER 'TAŞINSIN' DİYOR
Toplantı, Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu’nun koordinasyonunda; Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, AKP milletvekilleri Erol Keleş, Ejder Açıkkapı ve Mahmut Rıdvan Nazırlı ile MHP Milletvekili Semih Işıkver ve CHP Milletvekili Gürsel Erol’un katılımıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın makamında yapıldı. Görüşmede fabrikanın şehir dışına taşınması ve Elazığ’daki sanayi alanlarına yönelik genel ihtiyaçlar masaya yatırıldı. Fabrikanın bölgedeki hava kalitesi ve insan sağlığı üzerindeki etkileri, daha fazla görmezden gelinemeyecek bir boyuta ulaştığı gerekçesiyle taşınması gerektiği vurgulandı.
TOPLANTIYA DAMGA VURAN İSİM: AKP İL BAŞKANI
Her ne kadar toplantı, seçilmiş milletvekilleri ve ilin mülki amiri düzeyinde gerçekleşse de, siyasi partilerin il başkanları toplantıya davet edilmedi. Buna rağmen, toplantıda AKP Elazığ İl Başkanı Şerafettin Yıldırım’ın da yer alması dikkatlerden kaçmadı. Bu durum kamuoyunda "parti devleti" eleştirilerini bir kez daha gündeme getirdi. Herhangi bir resmi sıfatı olmayan bir partilinin devlet düzeyinde yapılan bir görüşmede yer alması, bürokrasi ile siyasi iktidarın iç içe geçmesine yönelik kaygıları artırdı.
Elazığ’daki çimento fabrikasının halk sağlığı üzerindeki etkileri net bir biçimde ortadayken, çözüm sürecinin de şeffaf ve kamu yararını önceleyen bir şekilde yürütülmesi gerekiyor. Ancak, temsil yetkisi olmayan siyasi aktörlerin süreçte ön plana çıkarılması, karar alma süreçlerinin demokratikliğine gölge düşürüyor.